Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 38,3665 | 38,4356 | |
EURO | 43,5309 | 43,6093 |
Bugün: | 26 |
Dün: | 37 |
Toplam: | 5825 |
Yaprak sarma en sevilen yemeklerdendir. Zahmetli hazırlığı ile sık yapılmadığından özel günlerin yemeği olarak yer edinmiştir kendisine. Düğün dernek, kutlama ve bayramlarda sıklıkla ikram edilen sarmanın bit türünün Bulgaristan Türkleri için altın değerinde olduğunu söylemek birçok hatırayı günümüze davet etmek gibidir. Çünkü her bir sarma birlikte saklanan bir hazineydi onlar için. Bu hazine, maddi birikim olmaktan öte kültürleri, bellekleri ve muhafaza etmeye ant içtikleri kimlikleriydi.
Bulgaristan’dan gelen Türklerin göç hikayelerinin ortak belleğinin bir parçası ise altın sarmadır. Göç ederken değerli eşyalarını yanına alamayacaklarından varlıklarını altına dönüştürerek yanlarında taşımışlardır. Bu taşımanın en bilinen yöntemlerinden biri yaprak sarmaların içine altınların gizlenerek ana vatana taşınmasıydı.
En yaygın haliyle altın sarma hikayesi şöyledir: ‘Bulgaristan’dan anavatana gelirken ailenin annesi büyücek bir tencereye sarma sarar. Yolculuk boyunca tencereyi elinden hiç bırakmaz. Zorlu geçen ve uzun süren yolculuk boyunca kalabalık ailesiyle tren kompartımanında yol alırken görevliler sıklıkla arama yaparlar. Bu aramalarda yiyecekler muaf tutulur. Aile üyeleri acıktıklarında bir şeyler yeseler de anne tenceredeki sarmaları kimseye yedirmez. Bir süre sonra anne kompartımanda yokken kızlardan biri tencereyi açar ve sarmaların bozulduğunu görür. ‘Annem bize bunları yedirmedi, bak ekşimişler. Ayrıca da ne fena kokuyor!’ der ve camdan dışarı atar. Bulgaristan’dan göç ederken altın ve değerli eşyaları taşımak yasak olduğundan annesinin ailenin tüm varlığını sarmaların içine gizlediğini bilmeden.’
İşte bu hikaye Mediha Korkmaz’ın Demir Yolunda Gül Buldum Sergisi Altın Sarma Enstalasyonu ‘na konu edilerek göç sırasında saklanan değerlerin bir sembolü olarak Eskişehir Oda Art Galeri'de ilgilisine sunulmakta.
Necla DURSUN