İSTANBUL RUMELİ BALKAN KADINLAR DERNEĞİ
Duyurular

Bir Kadının Dokunuşuyla Değişen Hayatlar: Gönüllülüğün Gücü

Toplumlar, gönüllülükle büyür; bireylerin küçük ama anlamlı adımları, büyük değişimlerin temelini oluşturur. Kadınlar ise bu değişimin en önemli aktörlerinden biridir. Sevgi, şefkat ve azimle harekete geçen kadınlar, sadece kendi hayatlarını değil, çevrelerindekilerin de yaşamlarını dönüştürme gücüne sahiptir. Bu yazıda, bir kadının ilham veren gönüllülük hikayesine ve kadınları bu yola adım atmaya teşvik eden mesajlara yer vereceğiz.

Esma’nın Hikayesi: Bir Köyde Değişen Hayatlar

Esma, Anadolu'nun küçük bir köyünde yaşayan genç bir öğretmendi. Günlük rutini, sabah derslerini vermek ve akşam evine dönmekten ibaretti. Ancak bir gün, öğrencilerinden biri, Fatma, okumayı bırakacağını söyledi. Ailesi, eğitim yerine ev işlerine yardımcı olmasını istiyordu. Bu haber, Esma'nın içinde bir kıvılcım yaktı.

Fatma’nın yaşadıkları, köydeki pek çok genç kızın kaderiydi. Esma, bu duruma seyirci kalamazdı. Küçük bir kitaplık kurarak işe başladı ve haftada bir akşam köy meydanında okuma etkinlikleri düzenlemeye karar verdi. İlk başlarda sadece üç öğrenci geldi. Ama Esma pes etmedi. Zamanla etkinliklere katılanların sayısı arttı, hatta ebeveynler de bu girişime destek vermeye başladı.

Bugün, Esma’nın başlattığı bu küçük okuma hareketi, köyde onlarca genç kızın eğitimine devam etmesine olanak sağladı. Fatma ise artık bir öğretmen olma hayalinin peşinden gidiyor.

Esma’nın hikayesi, gönüllülüğün nasıl bir domino etkisi yaratabileceğini gösteriyor.

Kadınlar Gönüllülükle Geleceği Şekillendiriyor

Kadınlar, toplumsal yapının en güçlü taşıyıcılarıdır. Gönüllü çalışmalarla, toplumun pek çok ihtiyacına yanıt verebilir, sorunlara çözüm üretebilirler. Peki, kadınları gönüllülüğe katılmaya teşvik eden en güçlü nedenler nelerdir?

1. Kendi Potansiyelini Keşfetmek:
Gönüllülük, insanın kendi sınırlarını zorlamasını ve yeteneklerini keşfetmesini sağlar. Örneğin, bir eğitim projesinde yer almak, iletişim becerilerinizi geliştirirken liderlik vasfınızı da öne çıkarır.


2. Topluma İlham Vermek:
Bir kadının adımı, pek çok kişiye ilham olabilir. Esma gibi kadınlar, çevrelerindeki diğer bireyleri harekete geçirebilir ve bir umut zinciri yaratabilir.


3. Gençlerle Köprü Kurmak:
Kadınların gönüllü projelerde yer alması, gençlere hem rol model olma fırsatı sunar hem de onların geleceğe daha umutla bakmasını sağlar.

 

Gönüllülüğe İlk Adım: Nasıl Başlanır?

Eğer gönüllülüğe nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız, işte birkaç öneri:

STK'lara Katılın: Eğitim, sağlık veya çevre gibi sizi heyecanlandıran bir alanda çalışan bir STK’ya katılarak ilk adımı atabilirsiniz.

Yerel Projelere Destek Olun: Kendi mahallenizdeki küçük bir etkinliğe katılmak bile büyük bir fark yaratabilir.

Kendi Projenizi Başlatın: Esma gibi, gördüğünüz bir soruna küçük bir çözüm üreterek başlayabilirsiniz.


Birlikte Daha Güçlüyüz

Gönüllülük, sadece başkalarına yardım etmenin ötesinde, insanın kendisini de dönüştürür. Her gönüllü adım, toplumu biraz daha güçlü, biraz daha umut dolu bir yer haline getirir.

Eğer siz de hayatlara dokunmak, geleceği şekillendirmek istiyorsanız, bugün harekete geçin. Bir kadının dokunuşuyla neler değişebileceğini görün ve değişimin bir parçası olun. Çünkü gönüllülük, geleceğe yapılan en kıymetli yatırımdır.


---


İstanbul Hava Durumu
Anket
Döviz Bilgieri
Merkez Bankası Döviz Kuru
  ALIŞ   SATIŞ
USD 38,3665   38,4356
EURO 43,5309   43,6093
Özlü Sözler
Hiçbir şey ayağınıza gelmez. En azından iyi olan hiçbir şey. Her şeyi gidip almanız gerekir.
Atatürk Köşesi
Ziyaretçi Sayacı
Bugün: 14
Dün: 37
Toplam: 5814
Kültürel Etkinlikler

 

Mübadelenin 102.Yılında Tuzla Sahilindeydik

30 Ocak 2025

İstanbul’un en güzel ilçelerinden biri olan Tuzla'da, Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesinin 102. yılı dolayısıyla anlamlı bir anma programı gerçekleştirildi. Tuzla Belediyesi, Tuzla Sosyal Dayanışma Derneği (TUZLADER) ve Tuzla Rumeliler Derneği (TURUD) tarafından düzenlenen 30 Ocak 2025'deki etkinlikte RUBAKAD-Rumeli Balkan Kadınlar Derneği olarak hazır bulunduk, mübadeleye dair hatıraları yaşatmak için denize karanfil bıraktık.

   "NORVEÇ'İN BAŞKENTİ OSLO"

KÜLTÜR ETKINLİĞİ

7 Mayıs 2024

Norveç’in başkenti ve en büyük şehri Oslo, ülkenin güneyinde Nordmarka Dağı eteklerinde yer alan bir kıyı kenti. Tarihte uzun bir dönem dünyanın denizcilik merkezi de olmuş olan şehir aynı zamanda sık sık geçirdiği yangınlarla da tanınıyor. Daha ılıman iklimi ve saatlerce süren gündüzü sebebiyle turistlerin genellikle yaz mevsiminde gitmeyi tercih ettiği Viking kenti turistlere hem yemyeşil bir ortam, hem sanat, alış veriş ve gece hayatının iç içe geçtiği bir tatil sunuyor.

Oslo Katedrali, Kraliyet Sarayı ve Akershus Kalesi gibi tarihi ve büyüleyici güzellikte yapıların yanında Oslo Opera Binası, Viking Gemi Müzesi, Fram Müzesi ve Holmenkollen Gökyüzü Müzesi ve Kulesi modern dünyanın en güzel yapılarını ve sanat eserlerini vaat ediyor. Dünyanın en zengin şehirlerinden de biri olması sebebiyle alış verişin biraz pahalı olduğu Oslo’da hem konaklamak hem de cafelerinde, restoranlarında keyifli zaman geçirmek için Karl Johans Caddesi en önemli adres. Ancak metro, otobüs ve tramvay bulunan şehirde her yere ulaşım da çok kolay.

 

 

"ATATÜRK 'ÜN ŞEHRİ MANASTIR"

KÜLTÜR ETKİNLİĞİ

24 NİSAN 2024

Makedonya Cumhuriyeti’nin güneybatısında yer alan ve aralarında Manastır ya da Monastir’in de bulunduğu başka isimlerle de anılan Bitola yönetim, kültür, endüstri, ticaret ve eğitim merkezidir.

Pelagonya Vadisi’nin güney kısmında, Baba ve Nidze dağlarıyla çevrili ve Makedonya ile Yunanistan arasındaki Medzitlija-Níki sınır kapısının 14 km kuzeyindedir.

Adriyatik Denizi’nin güneyini Ege Denizi ve Orta Avrupa’ya bağlayan önemli bir bağlantı noktasıdır.

Osmanlı döneminde Manastır adını taşıyan kent, İttihat ve Terakki’nin de en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Şehir 1382 yılında I.Murad döneminde Timurtaş bey tarafından Türk Topraklarına katılmış, 1912 Balkan Harbi’nde Osmanlı’nın elinden çıkmıştır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün de askeri eğitimini aldığı Manastır Askeri İdadisi (1896-1898) bu şehirdedir. Günümüzde müze olarak kullanılan okulun ikinci katında Mustafa Kemal Atatürk için ayrılmış bir bölüm vardır.

Pek çok Avrupa ülkesinin konsoloslukları Bitola’da olduğundan Osmanlı döneminden beri “konsoloslar şehri” olarak da bilinir. 2002 nüfus sayımına göre ülkenin ikinci büyük şehridir. Bitola Belediyesi’nin yönetim merkezi olan Bitola aynı zamanda bölgedeki en eski şehirlerden biridir. M.Ö. 4. yüzyılın ortalarında Makedon kral II. Philip tarafından Heraclea Lyncestis adıyla kurulmuş ve Osmanlı egemenliği sırasında Selanik ile birlikte Osmanlı Rumeli’sinin iki egemen şehri olmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri eğitimi aldığı Manastır Askeri İdadisi, Saat Kulesi, Yeni Camii, İshakiye Camii, Manastır Bedesteni, Tarihi Postane, Heraklea ve St.Bogorodica Kilisesi şehrin görülmesi gereken en önemli yerleridir. Şehri rahatlıkla yürüyerek gezebilir, kent meydanını ve tarihi eserleri görebilirsiniz.Manastır’da kutlanan en önemli festival ise Eylül ayındaki Uluslararası Kısa film ve Belgesel festivalidir.

Festival “Manaki Brothers”ismini Balkan sinemasının ilk kameramanlarından Manaki kardeşlerden almıştır. Son yıllarda büyük bir izleyici yakalayan “Elveda Rumeli” dizisi, Manastır’da ve etrafındaki köylerde çekilmiş, dizi büyük bir ilgi ile izlenmiştir.

 

 

ABANT - MUDURNU KÜLTÜR ETKİNLİĞİ

12 Ocak 2024

Dernek üyelerimizin ve konuklarımızın katılımıyla Abant Palace otelinde konakladığımız etkinliğimizde, Bolu ve Mudurnu'nun kültürel değerlerini keşfetme imkanı bulduk.

 

 

''ELİT NORMANDİYA''

KÜLTÜR SANAT ETKİNLİĞİ

21 Ekim 2023

150 bini aşkın asker, 6 Haziran 1944’teki Normandiya çıkartmasını yaparak 2. Dünya savaşının, dolayısıyla dünyanın kaderini değiştirdi.  Çıkartma o kadar zor, o kadar kanlı oldu ki, Amerikalılar Omaha Beach’e “Blood Beach” yani kanlı plaj adını taktılar. 70 hektarlık alanıyla dünyanın en büyük Amerikan mezarlıklarından birinin burada olması bu nedenledir.

Turumuz boyunca gezeceğimiz D-Day Anıtı ve Müzesi, ihtişamlı Pointe du Hoc (Hoc Burnu), Amerikan ve Alman mezarlıkları gibi mekanların etkisini uzun süre üzerinizde taşıyacaksınız.

Normandiya denince akla yalnızca askeri çıkartma değil, ayni zamanda yüzlerce çeşit peynir, şarap, calvados kanyağı, bir çeşit elma şarabı olan cidre, krep, deniz ürünleri ve kaymakla saymaya başlayıp bir türlü bitiremediğimiz bir listeden oluşan Fransız mutfağı gelir.  Tur programımızın akışına ve zamanlamasına göre, bölgenin tipik kasabalarından birinde veriyoruz.

 

 

''CUMHURİYETİMİZ 100 YAŞINDA''

ANITKABİR ZİYARETİ

16 Kasım 2023

İstanbul Rumeli Balkan Kadınlar Derneği olarak Cumhuriyetimizin 100. yılında Cumhuriyetimizin Kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ebedî istirahatgâhı olan Anıtkabir’i ziyaret ettik. Yonetim kurulu uyelerimiz, organizasyona katilan konuklarimizla, Aslanlı Yol'dan yürüyerek Ata'miza saygı duruşunda bulunduk.

Kurtuluş Müzesi gezilerek, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının Kurtuluş Savaşı sürecinde vermiş oldukları mücadeleyi, Milli Mücadele Hareketinin hangi koşullar altında gerçekleştirildiğini ve zor şartlar altında kazanılan zaferin izlerini bir kez daha yerinde görme imkanı yakaladık. Boylesi zorluklarla kurulan, hayatimizi gunes gibi aydinlatan, Cumhuriyeti var eden; basta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşlarını, şehitlerimizi ve tüm gazilerimizi minnet ve şükranla anıyoruz.

 

 

ANITKABİR ZİYARETİ

16 Kasım 2023

Her yıl yaklaşık 8 milyon ziyaretçi ağırlayan Anıtkabir'de, özellikle 10 Kasım günleri izdiham yaşanır. İnsanlar yoğun kalabalığa rağmen 10 Kasım geldiği gün Ankara'nın hakim tepelerinden birine yapılmış Cumhuriyet'in "simgesel" yapılarının en önemlisi olan mozoleye doğru yürür. Mustafa Kemal Atatürk ise bu mozoleye 10 Kasım 1953 günü büyük bir törenle getirilmişti. Anıtkabir'in inşa edilmesi, yeri, mimari özellikleri, görünümü, anlam kazandırılması için Atatürk'ün ölümünün üzerinden 15 yıl geçmesi gerekmişti.

Girişte önce Barış Parkını görüyorsunuz. Atatürk 'ün " Yurtta sulh cihanda sulh" yaklaşımının en anlamlı yansıması.

Yoldaki 24 aslan, 24 Türk Oğuz boyunu simgeliyor. Türk tarihinde güç ve temsili simgeleyen aslanların oturur durumda tasvir edilmesi ise Türk milletinin barışa verdiği önemi gösteriyor. Ziyaretçileri Aslanlı Yol'un sonunda 15 bin kişi kapasiteli tören meydanı karşılıyor.

Ziyaretçiler Atatürk'in mozolesine çıkmadan önce yaklaşık 262 metre uzunluğundaki Aslanlı Yol'dan geçiyor. Yol, aralarında 5'er santimetre boşluk bulunan asimetrik döşenmiş taşlardan oluşmakta. Yolun bu şekilde döşenmesinin amacı ise ziyaretçilerin yere bakarak yürümesini ve Atatürk'ün mozolesine başları önde eğik, saygıyla çıkmalarını sağlamak olarak belirtiliyor

Tören meydanından sütunlu mozoleye toplam 42 adet basamaklı merdivene tırmanarak ulaşılmaktadır. 42 basamak bize Atatürk'ün cumhuriyeti ilan ettiğindeki yaşı olan 42 sayısını göstermektedir. Anıtkabir'in dış cephe duvarlarında Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi ve Onuncu Yıl Nutku bulunmaktadır..

 

 

 ANKARA ESKİ TBMM ZİYARETİ

16 Kasım 2023

Mustafa Kemal, 19 Mart 1920'de yayımladığı genelgeyle ''Ankara'da olağanüstü yetkili bir Meclis''in toplanacağını duyurdu.

Genelgede, ''Ulusun bağımsızlığını ve devletin kurtarılmasını sağlayacak önlemleri düşünüp uygulamak üzere ulusça olağanüstü yetki verilecek bir Meclisin Ankara'da toplantıya çağrılması ve dağıtılmış olan mebuslardan Ankara'ya gelebileceklerin de bu Meclise katılmaları'' istendi.

23 Nisan 1920'de, Hacıbayram Camisi'nde cuma namazı kılınıp, kurbanlar kesildikten sonra ilk TBMM, İttihat ve Terakki Kulübü olarak yapılan binada açıldı. Cumhuriyete giden yolda büyük adımlar atılmasını sağlayacak Türkiye Büyük Millet Meclisinin 100 yıl önce 23 Nisan'da açılması, Türkiye Cumhuriyetinin kurtuluş mücadelesinin en önemli safhalarından birisi oldu.

 

 

''ZİRAAT BANKASI MÜZESİ''

KÜLTÜR ETKİNLİĞİ

16 Kasım 2023

1981 Yılında Bu Yana Ankara’nın Altındağ ilçesinde Hizmet Veren Bankacılık Müzesidir. Türkiye’deki Bankacılık Sisteminin Gelişimini Gösteren Tarihi Objelerin Sergilendiği Bir Mekandır. Türkiye’nin İlk Bankacılık Müzesidir. Ziraat Bankası Genel Müdürlük Binası’nın Şeref Salonu’nda Yer Almaktadır. Bankanın Kuruluşunun 118. Yılını Kutladığı 20 Kasım 1981 Tarihinde Hizmete Açılmıştır. Özel Müze Statüsündeki Müzede, Bankacılık İle İlgili Objelerin Yanı Sıra Türk Resim Sanatından Özgün Eserler de Yer Alır. İbrahim Çallı’ya Ait “Harman’ (1928) Ve Namık Kemal’e Ait “Gazi Mustafa Kemal Çiftçiler Arasında” (1929) Adlı Yağlı Boya Tablolar, Müzedeki En Önemli Resim Sanatı Eserleridir. 

 

 

''TARİHİN DOKUSU MUDANYA''

KÜLTÜR ETKİNLİĞİ

8 Mart 2023

Mudanya tarihi, kültürel ve doğal güzellikleriyle Bursa’nın en güzel ilçelerinden biridir. Bursa’ya 20-25 dakika,  İstanbul’a feribotla yaklaşık 1 saat 45 dakika mesafede olan Mudanya, iyot ve oksijen yönünden oldukça zengin olan bir ilçedir.
Birbirinden lezzetli deniz ürünlerini sunan balık restoranlarıyla, yaz kış hizmet veren kafeleriyle, kordonuyla her zaman bir çekim merkezi olmuştur. Küçük çaplı dış turizmin yanında, özellikle başta Bursa olmak üzere çevre il ve ilçelerden gelenlerin oluşturduğu günübirlik yerli turizm faaliyetleri yapılmaktadır. İlçemizde kendi yazlık evlerinde kalan kişi sayısı bir hayli fazladır.
Temiz havası ve doğal güzellikleriyle dikkat çeken Mudanya aynı zamanda tarihi yapılar açısından da oldukça zengindir.
Askeri zaferimizi tamamlayan, siyasi ve diplomatik bir zafer olarak nitelendirdiğimiz Mudanya Mütarekesi ilçemizde 1922 yılında Mütareke Binası olarak adlandırılan binada yapılmıştır. Mütareke binası ilçemize turizm amaçlı gelen vatandaşlarımız tarafından en çok ziyaret edilen binadır.
Mütareke Müze Evi; İlçemiz için önemli yapıtlardan olan Mütareke Evi Müzesinde Mütareke ile ilgili fotoğraflar, eşya ve belgeler sergilenmektedir. Üst katlar, Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile Kurmay Başkanı Asım Gündüz ve yaverlerinin istirahat ve yatak odaları olarak kullanılmıştır. Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından 2013 yılı yenileme çalışmaları başlanarak 10 Ekim 2014 bitirilerek hizmete açılmıştır.

Osmanlı hamamı; Avlulu Hamam Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırılmıştır.Taş Mektep 1909 yılında yapılmış bir binadır. Kıbrıs Eski Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios’un bu okulda eğitim aldığı ifade edilir.Mudanya bereketli topraklarından elde edilen ürünleri İstanbul’a / Bizans İmparatorluğu’nun merkezine aktaran, kendi ticareti açısından da işlevsel önemi büyük olan bir liman kentidir. "Çifte çeşme", "Çanaklı çeşme", "Çarşı çeşmesi", "Fatih cami çeşmesi", "Sofalı çeşme" adlarıyla bilinen çeşmeler;, günümüzde sağlam olarak gelmiş tarihi çeşmelerdir.Mudanya İlçe Halk Kütüphanesi şu anda Mudanya Belediyesi Sosyal Yaşam Merkezinin ilk katında 160 m2’lik bir alanda hizmet vermektedir. 2017 yılında İlçe Halk Kütüphanesindeki kitap sayısı 12279, okuyucu sayısı 1756, üye sayısı 329 ve ödünç verilen kitap sayısı 2556 kişidir.

 

 

''GÖLYAZI''

KÜLTÜR ETKİNLİĞİ

7 Mart 2023

Gölyazı, Türklerle Rumların ortak tarihi açısından önemli özelliklere sahiptir. Eski bir Rum köyü olan ve bugün daha çok mübadele ile Selanik’ten göç edenlerin yaşadığı Gölyazı, Osmanlı döneminde Türklerle Rumların birarada yaşadığı ve Rumların çoğunlukta olduğu bir yerleşim merkeziydi. 1924 yılında mübadele anlaşması ile gelen Türk göçmenler, Gölyazı ve çevresi ile uyum sağlamışlar, çalışkanlıklarıyla çevre kültürünü geliştirmişlerdir. Tamamı SİT alanı olan ve bağlı olduğu ilçeye adını veren muhteşem nilüfer çiçeklerine ev sahipliği yapan Uluabat Gölü, 2–4 metre arasındaki derinliği ve puslu havasıyla farklı bir görüntü yansıtır. . İlkbaharda gölün yükselmesiyle su içinde kalan ağaçlar, yine bu sularda süzülen ördekler, çoğu zaman gölü kaplayan sis, sazlık bölgeler, sandallarında avlanan balıkçı kadınlar, Arnavut kaldırımlı sokaklar; antik çağda Apolyont olarak bilinen bu köyün güzelliklerinden yalnızca birkaçıdır.

Uluabat Gölü’nün kuzeyinde iki yarımada, içinde de yedi ada bulunuyor. Gölyazı, bu gölün ortasındaki adaya köprü ile bağlı. Kurtuluş Savaşı’na kadar Rumlar’ın yaşadığı köyde, günümüzde Selanik’ten mübadele yolu ile gelmiş Türkler yaşıyor. Gölyazı halkı, tarım ve balıkçılıkla uğraşıyor. Köye girişte sol yanda kalan tepenin arkasında antik bir kent var. Bölge, tamamen SİT alanından oluşuyor. Köy meydanında cami, kahve ve “ağlayan çınar” adıyla da bilinen bir anıt çınar yer alıyor. Meydana girer girmez sizi kollarıyla selamlayan anıt çınar, 750 yaşında ve özel koruma altında. Ağacın “ağlayan çınar” adını almasının nedeni, haftanın bazı günlerinde gövdesinden akan kırmızıya yakın sıvı. Meydanda sazan ve turna balıkları mezat yoluyla satılıyor. Gölyazı köy ekmeği fırınından gelen nefis ekmek kokuları tüm adaya yayılırken, göl kenarındaki küçük balık lokantaları da konuklarını ziyafete davet ediyor. Gölde balıkçı tekneleriyle ada turu yapmak da mümkün. Adanın çevresinde sular çekilince kökleri meydana çıkan söğüt ağaçları, sur yıkıntıları göze çarpıyor. Adadan muhteşem bir günbatımı manzarası izleyebilirsiniz. Bunun için Zambak tepesi en uygun mekan. 

 

''ALTIN ŞEHİR DENİZLİ''

KÜLTÜR ETKİNLİĞİ

10 Mayıs 2022

Antik Dönem’ in Sembolü, Dünyaca ünlü, en uzun ötüşlü horozun Denizli Horozudur. Pamukkale’nin yer altı sularının tedavi edici özelliğinin yanı sıra temas ettiği traverten yüzeylerine eşsiz şekiller çizerek adeta bir sanatçı kimliği sergiler.UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi’ ne Türkiye’ den kayıtlı 11 yerden birinin Travertenleri ile ünlü “Beyaz Cennet Pamukkale” dir. Antik Çağda Fay Hattı ile oluşmuş Dünyanın Doğal Tek  Antik Havuz’ unun Pamukkale’ de bulunur. Tarihin ve kültürün merkezi Denizli’ de Hz. İsa’ nın 12 havarisinden biri olan St. Philippe’ in Martyriumu’ nun ve Mezarı buradadır.Yapımı 150 yıl süren, Akdeniz Havzası içinde en önemli ve özgün Roma Tiyatrosu olan 1800 yıllık Antik Tiyatro’ nun Denizli’ dedir. Plutonium Kutsal Alanı (Cehennem Kapısı) nın  Hierapolis Antik Kenti’ nde yer almaktadır. Günümüzün Su ve Sağlık Kenti olan Denizli’ nin Termal Sağlık ve Tedavi Merkezidir. Kırmızı renkli travertenleri ile ünlü Termal Sağlık Merkezi Karahayıt’ın Denizli’de bulunmaktadır. İçinde jakuzisi ve duşa kabini bulunan 1500 yıllık Termal Tedavi Merkezi’ ni Denizli’ de olup 1500 yıldır termal tedavinin uygulandığı Hamam Kompleksi’ nin Denizli’ de yer almaktadır. 

Kutsal Kitap İncil’ de adı geçen 7 kiliseden birinin Antik Çağın Metropolü Laodikeia Antik Kenti’ nde yer alıp Laodikeia Antik Kenti’ nin UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ ndedir. Türkiye' de 11 metre yüksekliğiyle anıtsal büyüklüğe sahip tek mermer sütunların ortaya çıkarıldığı “Kutsal Agora Doğu Portik Alanı” nın Denizli’ dedir. Asya’ nın en büyük kilisesi olan St. Michael Kilisesi’ nin bulunduğu Frigya’ nın 6 büyük şehrinden biri olan Colossae Antik Kenti’ nin Denizli’ de bulunmaktadır.

Büyük İskender’ den sonra Anadolu’ da kurulan kent devletlerinden olan Tabea Antik Kenti’ nin Denizli’ de bulunmakta olup yemek kültürü ile de çok zengin bir şehrimizdir. 

 

 

''BEYAZLARIN KRALİÇESİ PAMUKKALE''

KÜLTÜR ETKİNLİĞİ

11 Mayıs 2022

Türkiye'nin batısında yer alan Denizli ilinin en gözde destinasyonlarından biri olan Pamukkale, doğal güzellikleri ve tarihi mirasıyla ziyaretçilerini büyüleyen eşsiz bir yerdir. Pamukkale adı Türkçe'de pamuk kale anlamına gelir ve bu yerin beyaz traverten terasları, pamuk yığınlarına benzeyen doğal bir güzellik sunar. 
Pamukkale'nin en dikkat çeken özelliği, beyaz renkteki traverten teraslarıdır. Bu doğal oluşumlar, yıllar boyunca kalsiyum karbonat birikintilerinin bir sonucu olarak oluşmuştur. İçinden geçen sıcak su kaynaklarından çıkan mineraller, terasların oluşumuna neden olur ve bu durum, bölgedeki beyaz rengi ve görsel güzellikleri sağlar. Pamukkale'nin traverten terasları, teras havuzları adı verilen bir dizi basamak şeklindedir. Teras havuzlarının içindeki sıcak su, ziyaretçilere doğal bir spa deneyimi sunar ve aynı zamanda cilt hastalıklarına iyi geldiği düşünülür. Bu benzersiz doğal güzellik, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almaktadır ve her yıl binlerce turisti kendine çekmektedir. 

 

 

 ''HİEROPOLİS TARİHE AÇILAN PENCERE''

KÜLTÜR ETKİNLİĞİ

11 Mayıs 2022

Hierapolis Antik Kenti, Pamukkale'nin yanında yer alır ve antik dönemden kalma kalıntılarıyla ziyaretçilerini büyüler. Hierapolis, Romalılar tarafından kurulan bir antik kent olup, antik dönemde önemli bir termal merkezi olarak biliniyordu. Hierapolis'teki en önemli yapılar arasında antik tiyatro, hamamlar, agora (çarşı), stadyum ve necropolis (mezarlık) yer alır. Ayrıca, Hierapolis'in en bilinen bölümlerinden biri olan Plutonium, antik dönemde doğal gaz çıkışlarına sahip bir kutsal alan olarak kullanılmıştır. Bu antik kalıntılar, tarih meraklıları için benzersiz bir keşif fırsatı sunar. 

 

 

''GÜNEYDOĞUNUN ŞİİRSEL KENTİ MARDİN''

KÜLTÜR ETKİNLİĞİ

21 Kasım 2021

Mardin, mimari, etnografik, arkeolojik, tarihi ve görsel değerleri ile zamanın durduğu izlenimini veren Güneydoğunun şiirsel kentlerinden biridir. Mardin'de, farklı dini inanışlar paralelinde, sanatsal açıdan da tarihi değeri olan camiler, türbeler, kiliseler, manastır ve benzeri dini eserler barındırmaktadır. Mardin, İpek Yolu güzergahında olup, 5 han ve kervansaray mevcuttur.

Mardin ilinin ilçeleri; Dargeçit, Derik, Kızıltepe, Mazıdağı, Midyat, Nusaybin, Ömerli, Savur ve Yeşilli 'dir.

 

 

''DOĞU'NUN PARİSİ KARS''

8 Mart 2020

Kars adının kaynağı Karsaklardan gelmektedir. Kars, “Türkiye’deki en eski Türkçe il adı” olma unvanına sahiptir. 1535 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarına katılmıştır. 1853 – 1856 Osmanlı Rus Savaşında, Kars’ın Rus ordularına karşı kahramanca savunulması sonucunda; Kazanılan 1855 KARS ZAFERİ nedeniyle, şehrimize verilen “KARS ZAFER MADALYASI” aynı zamanda Anadolu’da bir şehre verilen ilk GAZİLİK madalyasıdır.

18 KASIM 1877 den 25 NİSAN 1918 kadar 40 yıl  Rus işgali altında kaldıktan sonra Türkiye Cumhuriyeti topraklarına  katılmıştır. Milli Mücadele döneminde, Millet Meclisinden önce ilk Meclis Kars’ta “Cenub-i Garb-i Kafkas Hükümeti” ile kurulmuştur. 30 Ekim 1920’de Kazım Karabekir yönetimindeki Türk Ordusu Kars’ı alarak Türk topraklarına katmıştır.

 

 

''ATATÜRK MÜZESİ'' - İZMİR

KÜLTÜR ETKİNLİĞİ

13 Şubat 2020

Osmanlı ve Levanten mimarisi karışımdan meydana gelen Neo-klasik tarzda 1875-1880 yılları arasında inşa edilmiş bir binadır. İlk sahibi, halı tüccarı Takfor Efendi tarafından konut olarak yaptırılmış, 9 Eylül 1922 sonrasında Türk ordusu binayı karargâh olarak kullanmış, 1923'te İzmir İktisat Kongresi toplandığında, Atatürk şahsi çalışmalarını burada yürütmüştür. Kongre bitiminde bina, Naim Bey'e otel olarak kullanılmak üzere kiralanmıştır. 13 Ekim 1926 tarihinde, İzmir Belediyesi tarafından satın alınarak Atatürk'e hediye edilmiştir. Atatürk, 1930-1934 yıllarında İzmir'e gelişlerinde binayı kullanmıştır. Bodrum, zemin, 1. kat ve çatı katından oluşan bina, dikdörtgen planlı, arka cephesi revaklı, avlulu 852 metrekare büyüklüğündedir.

Atatürk'ün vefatı üzerine ev, veraset yoluyla kız kardeşi Makbule Baysan'a intikal etmiş, 25 Eylül 1940 tarihinde İzmir Belediyesi, binayı müze yapmak üzere istimlak etmiş ve 11 Eylül 1941 tarihinde de müze ziyarete açılmıştır. 5 Ekim 1962'den sonra, 'Atatürk İl Halk Kütüphanesi ve İzmir Şehri Atatürk Müzesi' adını almıştır. Binanın mülkiyeti, 1972'de İzmir Arkeoloji Müzesi'ne verilmiş ve restorasyon ve tanzimden sonra da 29 Ekim1978'de 'Atatürk ve Etnografya Müzesi' olarak yeniden ziyarete açılmıştır. Müzedeki etnografik eserlerin yeni Etnografya Müzesi'ne taşınması sonrasında 13 Mayıs 1988 tarihinde, 'Atatürk Müzesi' adıyla kapalarını birkez daha açmıştır. Binanın öyküsünde anlatılan bütün bu tarihi olayların izlerini sergilemek amacıyla, bina müze halini almıştır Müzenin giriş salonunda, yerde 34,5 metrekarelik Uşak halısı, sağ ve sol nişlerde mermer heykeller, büyük kristal ayna ve Atatürk büstüyle, sahanlıktaki Atatürk portresi hemen görülebilecek eserler olarak dikkat çekmektedir. Merdiven başında aplik görevi yapan iki adet tunç şövalye heykelciği, odalardaki ve küçük salondaki 19. yüzyıl stili şöminelerle, birinci katta Atatürk'ün de kullandığı odalar bulunmaktadır. Toplantı salonunda ortada yeşil çuhalı rulet masası ve etrafında, 12 adet 'cosmos' marka sandalye yer almaktadır. Yatak odaları, o zamanın modasına uygun döşenmiştir. Çalışma odasında meşe kaplama çalışma masası ve onun üzerinde Atatürk'ün kullandığı yazı takımı bulunmaktadır.

 

 

''MÜBADELE EVİ BURSA''

KÜLTÜR ETKİNLİĞİ

7 Kasım 2019

Bursa Görükle mahallesinde Nilüfer Belediyesinin katkılarıyla kurulan Mübadele Evi, Mübadele yerel tarih ve halk kültürünü inceleyen ve sergileyen, aynı zamanda iki topluluğu temsil eden bir müzedir. Müze içinde tarihi yaşatan ve çok değerli eserlerin sergilenmesine öncülük ederek bizleri misafir eden Bursa Lozan Mübadilleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Sayın Ali KORKUT ve yönetim kuruluna, leziz ikramları ve samimiyetleri ile bizleri ağırlayan Görükle Kadın Dayanışma Kalkındırma ve Kültür Derneği (GÖR-KAD) Başkanı Seher Çavuşoğlu’na ve yönetimine çok teşekkür ediyoruz.

 

 

''SAİTABAT KÖYÜ''

KÜLTÜR ETKİNLİĞİ

7 Kasım 2019

Saitabat Köyü Kadınları Dayanışma Derneği’nin köy kadınlarının aile bütçelerine katkıda bulunmak, kendilerine olan özgüvenlerini geliştirmek, hem de her gün kaybolmaya yüz tutan kültürlerine sahip çıkmak amacıyla kurdukları, dernekle birlikte hayata geçirdikleri ve tarihi bir binada misafirlerini ağırladıkları leziz köy kahvaltısı eşliğinde konağa misafir olduk. Bizleri güleryüzleri ve eşsiz ikramları ile ağırlayan dernek üyeleri ile çok değerli Başkanı Sermin hanımefendiye çok teşekkür ediyoruz.

 

'' TEKİRDAĞ - ŞARKÖY''

KÜLTÜR ETKİNLİĞİ

3 Mayıs 2018

Tekirdag merkezinin güney batısındadır. Şarköy’ün bugünkü yerinde antik ve bizans devri haritalarında, Tristatis, Agora gibi yerleşim yerleri görülmekte ve Gaziköy’de Bizans dönemi kalıntıları ile Kocaçeşme ve Gaziköy Çeşmesi yazıtları bulunmaktadır. İlçedeki en önemli Osmanlı eserleri ise Camii-Kebir ve bahçesindeki yazıtlı mezar taşlarıdır.

1356 yılında Rumeli Fatih Süleyman Paşa tarafından fethedilen ilçe, başlangıçta Şehirköy olarak adlandırılmakta iken buraya Anadolu’dan yerleştirilen Yörük Türkmenlerinin ağzından Şehir Şar’a dönüştürülmüştür. Adı Şarköy olarak kalmıştır. Zeytinlik ve yeşil bağları ile şirin bir ilçedir. Üzümü ve şarabı meşhurdur. Doğal güzelliklerinin yanı sıra otel, motel, pansiyon ve yazlık konutların çok olması sebebiyle tam bir tatil beldesi ve İlimizin turizm merkezidir.

 

 

''SELANİK ATATÜRK EVİ''

KÜLTÜR ETKİNLİĞİ

19 Şubat 2018

Selanik'te Ataturk'ümüzün evini Istanbul Rumeli Balkan Kadinlar Derneği olarak ziyaret ettik...Ne Mutlu Türküm Diyene!

Selanik, biz Türkler için çok özel bir şehir. Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu evin burada oluşu bir yana, verdiği tanıdıklık hissi sayesinde ilk gelişinizde bile size kendinizi evinizde hissettiriyor. Yunanistan’ın ikinci en büyük kenti olan Selanik, Osmanlı ve Bizans İmparatorluklarının da ikinci kenti olarak altın dönemlerini yaşamış. İstanbul’dan sonra Balkanların başkent olmayan en büyük ikinci şehri olan Selanik aynı zamanda Yunanistan’ın ikinci büyük ekonomik, endüstriyel ve ticari merkezi.

Birçok tarihi kültürün kaynaştığı Selanik, yıl boyu milyonlarca turist ağırlıyor. Atatürk Evi başta olmak üzere, Kanuni döneminde yaptırılarak zaman içinde kale, garnizon ve zindan olarak kullanılan Beyaz Kule Selanik’in simgesi. 14’üncü yüzyıl tarihli Bizans kilisesi Ayios Nikolaos Orfanos, kulenin altındaki Türk mahallesi olan Anapoli, Arkeoloji Müzesi ve Bizans Kültürü Müzesi kentin başlıca gezilecek yerlerinden. Yahudi Tarihi Müzesi ve kilise olarak inşa edilen daha sonra camiye dönüştürülen Aya Sofya gezilecek yerler arasında görülmesi gereken noktalar. Diğer yandan sokak müzisyenleri ile canlanan Modiano Pazarı, renkli gece hayatı için Ladadika ve Yunanlıların milli çalgısı buzukiyi canlı dinlemek ve uzo yudumlamak için Benteta, Prova ve Vardia doğru adreslerden.

 

 

''YUNANİSTAN - KAVALA''

KÜLTÜR ETKİNLİĞİ

18 Şubat 2018

Kavala, Yunanistan’ın en büyüleyici şehirlerinden biri olarak kabul edilebilir; coğrafi konumu, geniş tarihi ve zengin kültürel dokusu ile dikkat çeker. Eşsiz Mimarisi ve doğal güzellikleri ile her yıl binlerce turisti ağırlayan bu tarihi liman kenti, Ege’nin incisi olarak anılmakta ve ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunmaktadır.

Karşı kıyılardan Kolokythia adasına uzanan yemyeşil dağları ve kristal berraklığında mavi denizi ile Kavala, görkemli tarihinin izlerini günümüze kadar taşıyarak, birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Osmanlı’dan Bizans’a, Antik Yunan’dan Roma İmparatorluğu’na kadar uzanan zengin tarihi, şehrin dokusunda hissedilir bir şekilde kendini gösterir.

Kavala‘nın en tanınmış simgesi, muazzam bir manzaraya sahip olan Kavala Kalesi’dir. Ortaçağ’dan kalma bu kale, hem tarihi güzellikleri hem de kentin 360 derece panoramik görüntüsünü ziyaretçilere sunması ile öne çıkar. Şehrin tarihi ve kültürel zenginliği, her bir köşesinde fark edilen eski konaklar, camiler, kiliseler ve Osmanlı döneminde inşa edilen su kemerleri ile gözler önüne serilir.

Güneşin doğuşu ve batışı Kavala için ayrı birer güzellik katarken, müzik ve sanat festivalleri, eksiksiz Ege mutfağı ve sıcakkanlı insanları, şehre olan hayranlığınızı katlayacak unsurlardır. Kavala gezinizde, keşfetmeye doyamayacağınız tarihi ve kültürel zenginliklerle dolu anları yaşarken, aynı zamanda damak tadınıza hitap eden Yunan mutfağının enfes lezzetlerini de deneyimleme fırsatı bulacaksınız.

 

 

''YUNANISTAN'DA HAVADA ASILI ŞEHİR: METEORA''

KÜLTÜR ETKİNLİĞİ

18 Şubat 2018

Istanbul Rumeli Balkan Kadınlar Dernegi olarak, uyelerimiz ve misafirlerimizle gerceklestirdigimiz kültürel gezilerimizle, Balkanlari tarihi dokusunu tanimak, hayati paylasarak anilarimiza sicak bir dokunusla anlam kazandirmak için Yunanistan Selanik Meteora'yi gezdik. Meteora sözlük anlamı olarak “havada asılı” demek... Bunun nedenini oraya gittiğinizde daha net anlıyorsunuz. Buraya vardığınızda karşılaştığınız manzara karşısında hem büyüleniyor hem de tuhaf bir heyecana kapılıyorsunuz.Meteora, binlerce yıl önce yeryüzündeki sıcaklık değişiklikleri ile oluşmuş ve Kastraki kasabasanın hemen yanında uzanan, ortalama yükseklikleri 300 metreye ulaşan koyu renkli dev kayaların olduğu bir bölgede bulunuyor. Kafanızı kaldırıp yukarılara doğru baktığınızda bu dev kayaların üstüne yapılmış manastırlarla karşılaşıyorsunuz. İlk aklınıza gelen soru o zamanların imkanları ile nasıl olmuş da bu manastırları bu yüksekliklere yapabilmişler? oluyor. Üstelik manastırları kayaların tepesindeki düzlük alanların genişliğinde inşa etmişler. Dört bir yanınızı uçurum. İnsan gücüyle bu manastırların bu tepelere nasıl inşa edildiğine şaşmamak elde değil. Bu manastırlara nasıl ulaşıldığından tutunda, ihtiyaçların nasıl karşılandığına kadar kafanızda bir çok soru ile gezmeye devam ediyorsunuz Buradaki manastırlar hem keşişlerin insanlardan uzaklaşarak tanrıya yakın oldukları, inzivaya çekildikleri bir yer olarak, hem de olası saldırılardan korunmak için yapılmışlar. Tam olarak bilinmesede 11. yüzyıldan itibaren bölgeye gelen keşişler önce kayaların içinde mağaralarda yaşamaya başlamışlar. 13. Yüzyılda da bu dev kayaların tepesindeki düzlüklere manastırlarını inşa etmeye başlamışlar. 1350 yıllarında Atos dağından gelen St. Atanasios ana manastırın ilk kurucusu olmuş. Efsaneye göre St. Atanasios kayaların tepesindeki düzlüğe bir kartalın üzerine binerek çıkmış.Günümüzde manastrılara merdivenler aracılığıyla ulaşılsa da zamanında keşişler ipten yapılmış file asansörlerle birbirlerini çekmek suretiyle ulaşımı sağlıyorlarmış. Günümüzde de gösteri amaçlı zaman zaman file ile ulaşıma devam ediyorlarmış ama su anda sadece tel üzerine kurulmuş 2 kişinin sığabileceği teleferik yapımı bir araçla merdivenleri kullanmadan manastırlara ulaşıyorlar. Şu an bile onunla yukarı çıkmak büyük cesaret :)Manastır içindeki İhtiyaçlarını da bu yolla sağlıyorlarmış. Bazı kayaların tepesinde düz arazilerin varlığı oldu, yani bu alanları büyük ihtimalle tarla olarak kullanmışlar.13. yüzyıldan başlayarak zaman içinde 20 manastır inşa edilse de günümüzde içinde hala keşişlerin yaşadığı ve ziyarete açık 6 tane manastır var. 6 manastırın ziyaret saatleri ve günleri manastırların yapılarına göre değişmekte. 988 den beri Unesco’nun Dünya Kültür Mirasları listesinde de yer alan Meteora’yı yolunuz bir gün Yunanistan’a düşerse muhakkak gezi listenize alın deriz...

 

 

''ATATÜRK ARBORETORYUM''

KÜLTÜREL ETKİNLİĞİ

18 Kasım 2017

Atatürk Arboretumu, İstanbul'un Sarıyer ilçesinde, Kemerburgaz-Bahçeköy yolu üzerinde, ağaç ve odunsu bitkilerin sergilendiği geniş yeşillik alandır. Dernek üyelerimizin katılımıyla kültürel etkinlik gerçekleştirildi.

 

 

''UŞAKİZADE KÖŞKÜ - İZMİR''

KÜLTÜR ETKİNLİĞİ

10 Kasım 2017

Uşakizade Köşkü, Uşakizade Sadık Bey tarafından İzmir Göztepe’de 1860 yılında yaptırılmıştır. Uşakizade Ailesi, yazlık ev inşa etmek üzere İzmir’in en serin yerini araştırmış ve burada, bodrum dahil üç katlı olan bu köşkü yaptırmıştır. Köşkün bodrumunda kiler ve görevli odaları, birinci katta iki salon, yemek odası ve mürebbiye odası bulunmaktadır. İkinci katta ise 4 yatak odası ve iki oturma odası yer almaktadır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ilk defa İzmir’in kurtuluşunun altıncı günü, 14 Eylül 1922’de Uşakizade Köşkü’ne gelmiştir. Bu gelişinde 16 gün kalan Gazi, Köşkü “Başkomutanlık Karargâhı” olarak kullanmıştır. Bu süreçte yerli ve yabancı birçok devlet adamı ve gazeteci, köşkte Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ziyaret etmiştir.

Zübeyde Hanım, 14 Ocak 1923 tarihinde Uşakizadelerin Karşıyaka'da bulunan çiftlik evinde vefat etmiştir. Annesinin ölümü üzerine İzmir’e gelen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 29 Ocak 1923 tarihinde Latife Hanım’la Göztepe’deki bu köşkte kıyılan nikah ile evlenmiştir. Nikah; günümüz medeni nikâhının öncülüğünü yapmıştır. Nikâhtan sonra, Latife Hanım’la Batı Anadolu’ya gezi yapan Gazi, Latife Hanım’ı Türk halkı ile tanıştırmıştır. Uşakizade Köşk’ünde üçüncü kalışında; “İktisat Kongresi”nin açılış hazırlığını ve açılış konuşmasını yapan Gazi, eşi Latife Hanım’ı yanına alarak Ankara’ya dönmüştür. 23 Şubat 1923 tarihi, Latife Hanım’ın Ankara’ya ve Çankaya Köşkü’ne ilk gelişidir.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün köşke dördüncü gelişinde ise, yanında iki Bakan konuğu vardır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün beşinci ve son gelişi; 2 Ocak 1924 - 22 Şubat 1924 tarihleri arasında gerçekleşir. Gazi’nin Uşakizade Köşkü’nde 53 gün misafir kaldığı bu dinlenme gezisi, O’nun Cumhurbaşkanı olarak İzmir’e ilk gelişi olması açısından da başka bir önem taşımaktadır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, beş kez konuk olduğu Uşakizade Köşk’ünde toplam 91 gün kalmıştır. Uşakizade Köşk’ü, 14 Eylül 1922 - 29 Ocak 1923 arasında “Başkomutanlık Karargâhı” olmasının onurunu günümüzde de yaşamaktadır.

 

 

''PEMBE KÖŞK''

İSMET İNÖNÜ EVİ - ANKARA

KÜLTÜR ETKİNLİĞİ

9 Kasım 2017

İsmet İnönü, 48 yılını geçireceği Pembe Köşk’ü 10 Eylül 1923 tarihinde  bir bağ evi olarak evin eski sahibi Mehmet Uzunzade’den satın alıp, 1925 yılında ailesiyle birlikte taşındı ve 1973 yılına kadar burada yaşadı. Ankara’nın en eski evlerinden biri olan Pembe Köşk, Ankara Başkent olduktan sonra, sosyal ve kültürel hayatımızdaki “ilk”lerin birçoğuna sahne oldu. Atatürk’ün başkanlığını yaptığı toplantılar, devrim çalışmaları burada yaşandı.

22 Şubat 1927’de Ankara’nın ilk balosu burada verildi. İlk konserler, ilk sergiler, ilk ilmi toplantılar,  ata binme, mania atlama yarışmaları bu evde, bu bahçede düzenlendi. Ankara’nın iklimine uygun çiçek ve ağaçların, çamların yetiştirilme deneyleri bu bahçede yapıldı. Yapılanların hepsi İsmet Paşa’nın özel merakları içine giren konulardı.

Güzel sanatlara, resme ve heykele çok sesli musikiye çok düşkündü. Genç yaşlarında viyolonsel dersleri almaya başlamıştı. Devlet Konservatuvarlarının kurulmasına, gelişmesine önem vermişti. Hiçbir konser, tiyatro, opera, sergi kaçırmak istemezdi. Spora, ata binmeye düşkündü. Tarımla ilgiliydi. Ağaçları, özellikle çamları tanımakta ustaydı. Okumaya meraklıydı. 8000 kitaplık kütüphanesi vardı. Pembe Köşk’ün öncülük ettiği alanlardan birisi, en önemlisi ise, burada geleneklerine bağlı, çapdaş bir Türk ailesinin yaşamıydı, sergilenen aile mutluluğu idi.

İsmet Paşa eşi Mevhibe Hanım ile 1916 yılında İstanbul’da evlendi. Araya çeşitli harpler girince senelerce ayrı yaşadılar, zor günler gördüler. Ancak 1925’ten sonra Pembe Köşk mutluluklarının, ailelerinin yuvası oldu. Hayatta olan en büyük oğulları Ömer İzmir’de, ikinci oğulları Erdal ve kızları Özden bu evde doğdu.

Örnek çağdaş bir Türk kadını olan Bayan Mevhibe İnönü bu evde ilk olarak latin alfabesini kullandı, uygar elbiseler giymeye başladı, kadın haklarını savundu ve bütün geleneklerine bağlı kalarak eşinin yanında yer aldı. Yemek odası bu evin en ilgi çeken ve en çok kullanılan kısmı idi. Yapılmasında ve döşenmesinde Atatürk’ün çok emeği geçmişti.

Atatürk’ün şöyle bir alışkanlığı vardı: Akşamları arkadaşına telefon eder ve Pembe Köşk’e gelmek istediğini söylerdi. Bazen 10, bazen 20 kişi ile beraber. Fakat evde bu kadar konuk için yemek olup olmadığını sormayı hiç ihmal etmezdi. Var ise mesele yoktu, yoksa, kendi getirirdi. Bu salonda, bu masanın etrafında Atatürk arkadaşlarıyla toplanmış ve dönemin birçok sorunu burada tartışılmış ve çözülmüştür.

 

 

''KAPADOKYA''

KÜLTÜR ETKİNLİĞİ

4 Mayıs 2017

Kapadokya bölgesi, doğa ve tarihin dünyada en güzel bütünleştiği yerdir. Coğrafik olaylar Peribacaları'nı oluştururken, tarihi süreçte, insanlar da, bu peribacalarının içlerine ev, kilise oymuş, bunları fresklerle süsleyerek, binlerce yıllık yaşlı medeniyetlerin izlerini günümüze taşımıştır. Roma İmparatoru Augustus zamanında Antik Dönem yazarlarından Strabon 17 kitaplık 'Geographika' adlı kitabında (Anadolu XII,XIII,XIV) Kapadokya Bölgesi'nin sınırlarını güneyde Toros Dağları, batıda Aksaray, doğuda Malatya ve kuzeyde Doğu Karadeniz kıyılarına kadar uzanan geniş bir bölge olarak belirtir. Bu günkü Kapadokya Bölgesi Nevşehir,Aksaray, Niğde, Kayseri ve Kırşehir illerinin kapladığı alandır. Daha dar bir alan olan kayalık Kapadokya Bölgesi ise Uçhisar, Ürgüp, Avanos, Göreme, Derinkuyu, Kaymaklı, Ihlara ve çevresinden ibarettir.

Kayalara oyulmuş geleneksek Kapadokya evleri ve güvercinlikler yörenin özgünlüğünü dile getirirler. Bu evler 19. yüzyılda yamaçlara ya kayaların yada kesme taştan inşa edilmişlerdir. Bölgenin tek mimarı malzemesi olan taş yörenin volkanik yapısından dolayı ocaktan çıktıktan sonra yumuşak olduğundan çok rahat işlenebilmekte ancak hava ile temas ettikten sonra sertleşerek çok dayanaklı bir yapı malzemesine dönüşmektedir.Kullanılan malzemenin bol olması ve kolay işlenebilmesinden dolayı yöreye has olan taş işçiliği gelişerek mimari bir gelenek halini almıştır. Gerek avlu gerekse ev kapılarının malzemesi ahşaptır. Kemerli olarak yapılmış kapıların üst kısmı stilize sarmaşık veya rozet motifleriyle süslenmiştir.Yöredeki güvercinlikler 19. yüzyılın sonları, 18. yüzyılda yapılmış küçük yapılardır. İslam resim sanatını göstermek açısından önemli olan güvercinliklerin bir kısmı manastır veya kilise olarak inşa edilmişlerdir. Güvercinliklerin yüzeyi yöresel sanatçılar tarafından zengin bir bezemeler, kitabeler ile süslenmişlerdir.

 

 

"BALTIK GÜNEŞİ''

KÜLTÜR ETKİNLİĞİ

27 Ağustos 2016 - 2 Eylül 2016

Projemize katılan dernek üyelerimiz ve katılımcılarımız, farklı kültürleri ve yaşam tarzlarını gözlemleyerek vizyonumuzu genişletmemize destek oldular. Tallin, Riga, Helsinki ve Stockholm'un ziyaret edildiği programda ülkeler arası farklılıklar değerlendirildi. 

Tallinn Baltık başkentlerinden biri ve burada mutlaka görmeniz gereken Old Town yani Eski Şehir bulunuyor. Old Town UNESCO Dünya Kültür Mirası olarak öne çıkıyor.

Diğer pek çok Avrupa başkentinden farklı olarak Tallinn tamamen Orta Çağ ve Hansa kökenli yapısını korumayı başarmış bir şehir. 13. yüzyıldan bu yana bozulmamış şehir planıyla dünyanın en çok tanınan yerleri arasında bulunuyor.Kuzeyin Paris’i adı verilen Riga, turistlerin gezmeyi ve görmeyi en çok sevdikleri Baltık başkentlerinin başında geliyor. Bu şehirde gezilecek çok sayıda müze, park ve alan var. Özellikle Vermanes Garden görmeden dönmemeniz gereken bir yer.

Onlarca küçük ada üzerine kurulu kültür ve sanat kenti olan Stockhom, Dünya'nın en yaşanılası kentler arasında kendine yer bulan bir iskandinav başkenti. 

İsveç'in en büyük kenti ve başkenti olan Stockholm, 2 Milyonluk nüfusa sahip. 13. yüzyıldan beri İskandinavya kültür, siyaset, medya ve ekonomi merkezi durumunda. Kent, anakara dışında on dört adaya ve Mälaren Gölü'nün denizle birleştiği kanala sahip. Stockholm takımadaları tarihî olarak ayrıca önemlidir. Kentin adalara ve kanallara yayılmış olması, ona Kuzeyin Venediği sıfatını kazandırmıştır. Stockholm, yapıları, parkları, tarihî merkezleri, yeşil alanları ve eğitim merkezleriyle oldukça ileri bir Avrupa şehri ve yıllık 1 milyonun üzerindeki turist sayısıyla İskandinavya'da en çok ziyaretçi alan şehir durumunda. 

BEYAZ GECELERİ İLE ÜNLÜ HELSİNKİ.
Baltık Denizi'nin tam ortasında önemli bir liman kenti olan Finlandiya'nın Başkenti Helsinki, ülkenin yüzde yetmişinin ormanlarla kaplı olmasıyla doğa, deniz ve kültürü bir arada barındırmakta. Gösterişi pek sevmeyen, zengin ve hoşgörülü insanların yaşadığı sessiz, sakin bir Avrupa kenti. Ünlü mimarların imzası ile bu şirin başkentte bir çok binada bulunmakta. Avrupa'da Helsinki'den daha fazla doğaya ve denize yakın olan kent bulunmamaktadır. Helsinki doğa, deniz ve tarihin meydana getirdiği bir şehirdir. 686 km2'lik yüzölçümünün 501 km2'si denizden oluşan başkentin bütün merkezi bölgeleri sahil kenarındadır. Bu yüzden Helsinki, Baltık Denizi'nin Kızı adını almıştır. Deniz kıyısından kent merkezine doğru uzanan yemyeşil bir bitki örtüsüne sahip olan Helsinki, 300 adası ve çok sayıda büyüleyici sahil koylarıyla dikkat çeker. 3800 hektarlık bir alanı kaplayan ormanları, 1800 hektarlık alana yayılan parkları, mükemmel adaları, modern mimari yapıları, abideleri, pazarları ve sayısız müzeleriyle Helsinki, çok farklı eğlence imkanlarıyla ziyaretçilerine unutulmaz anlar yaşatır. 

 

 

"BALKANLAR ve ORTA AVRUPA'DA OSMANLI İZLERİ''

KÜLTÜR ETKİNLİĞİ

2 Mayıs 2016 - 7 Mayıs 2016

Bir zamanlar ecdadımızın hakimiyet kurduğu ve izler bıraktğı toprakları yerinde görebilmek için, dernek üyelerimiz ve misafirlerimizin katılımıyla gerçekleştirdiğimiz projemizde, Balkanlar ve Orta Avrupa'da ziyaret ettiğimiz ülkelerde Osmanlinin bıraktiğı eserlerin tarihi dokusu hayranlıkla izlendi. Gerçekleştirdiğimiz projemiz, doğa, sanat ve kültürel anlamda bizlere farklı bakış açıları yakalamamıza olanak sağladı.Ortaçağ’ın izlerini günümüze taşıyan Budapeşte, Viyana ve Prag şehirleri ile gotik bir yolculuğa çıkacakbiliyorsunuz. Çek Cumhuriyeti’nin Başkenti ‘Altın Şehir’ Prag’da sıra dışı katedralleri merakla gezecek, eski şehir meydanının kalabalığına kapılabilirsiniz. Vlata Nehri üzerine kurulu bu şehri  tekneyle de keşfetme fırsatı bulabilirsiniz.Tuna Nehri’nin iki yakasındaki Budapeşte, katedralleri ve Parlamento binasıyla ünlüdür. Aynı zamanda Çigan Gecesi turumuzda Budapeşte’nin şarap mahzenleri bölgesine gidilerek toplam 98 km uzunluğundaki şarap mahzenlerinin bir bölümünün restorasyonu ile açılmış olan Budapeşte’nin en otantik restoranında geleneksel kıyafetler içerisinde Macar danslarını izleyip, Meşhur Macar Gipsy orkestrasının müzikleri eşliğinde dans ederken Macar Mutfağının güzel tatları ile eğlenceli muhteşem bir gece geçirebilirsiniz. Viyana’da ise Saraylara ve Vals’e doyarak muhteşem bir turu yaşayabilirsiniz.

 

 

'' GÖZ ALICI AMALFİ KIYILARI SAHİL ŞERİDİ''

KÜLTÜR ETKİNLİĞİ

 5 Kasım 2015 - 8 Kasım 2015

Napoli’nin güneyinde; yemyeşil ormanlarla kaplı yamaçlara inci gibi dizilmiş enfes deniz manzaralı evleri, daracık tarihe kapılar aralamakta sokakları, mis gibi kokan limon bahçeleri, zeytinlikleri ve üzüm bağlarının nefes kesici Turkuaz renkte parıldayan denizlere sahip Amalfi şehri; Avrupa’nın ünlü tatil rotaları arasında yer almaktadır. 1997 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almakta Orta Çağ ve Rönesans boyunca önemli bir yerel ticaret merkezlerine ev sahipliği yapmış Amalfi şehri; İtalya’da yer alan birbirinden güzel kasabalara ev sahipliği yapan kıyı şerididir. Doğa harikası sahil şeridi, begonvillerin pembesine karışan limon sarıları, dik yamaçlara inci gibi dizilmiş pastel renkli evleri, birbirinden güzel köyleri ve kasabaları birbirine bağlamakta virajlı dar yolları ve çiçek kokulu sokaklarıyla Avrupa’nın hiç şüphesiz en gözde sahillerinden; doğa ve deniz tutkunlarından balayı çiftlerine, jet sosyeteden ailelere ve ünlülere kadar çok geniş bir ziyaretçi kitlesine ev sahipliği yapmakta Amalfi Sahilleri gezisi sırasında bilinenleri kadar bilinmeyenleri ile de İtalya’nın rüya gibi yurtdışı seyahat rotasıdır. Şehrin gürültüsünden uzakta; mis gibi kokan limon bahçeleri, zeytinlikler ve üzüm bağları ile doymayacağınız birbirinden güzel kasabaların Amalfi Kıyısında toplandığı Amalfi Sahilleri; muhteşem manzarasının yanı sıra birbirinden değerli tarihi ve turistik cazibe merkezleriyle ziyaretçilerine daha önce deneyimlemedikleri ve asla unutamayacakları bir İtalya rotası çizmekte. İtalya’nın gözbebeği; Dünya jet sosyetesinin gözde sahil şeridi Amalfi Kıyılarıdır.

“Talented Mr.Ripley” filmindeki rolüyle dikkatleri üzerine çekmiş; dünyaca ünlü aktör Jude Law‘ın ve Dünya jet sosyetesinin gözde sahil şeridi Amalfi sahilleri İtalya’nın Unesco Dünya Mirası Listesi’nde koruma altına alınmış en güzide sahil şehridir. Güney İtalya’nın Campania bölgesinde Positano ve Amalfi Kıyılarındaki diğer kasabalarla birlikte İtalyanların göz bebeği gibi koruyup kolladıkları; İtalyan cennetini sizlere yaşatacak Amalfi Sahilleri İtalya turlarının vazgeçilmez rüya rotaları arasında yer almaktadır. Dik yemyeşil yamaçlara inci gibi dizilmiş nefis deniz manzaralı evleri, daracık mis gibi limon, zeytin ve üzüm kokan sokakları, farklı dünyalara kapılar aralayacağınız birbirinden güzel kasabaları ile ünlü yazar John Steinbeck’in bir moda dergisinde yer verdiği Amalfi; İtalya’da romantik tatilin en çok tercih edilen adresidir.  

 

 

'' TAİRİHİ ST.PETERSBURG''

KÜLTÜR ETKİNLİĞİ

8 Nisan 2015 - 11 Nisan 2015

Sankt-Peterburg ya da Türkçe kaynaklardaki yaygın adıyla St. Petersburg, Moskova'nın 715 km kuzeybatısında bulunan, Rusya'nın 2., Avrupa'nın 4. büyük şehridir.[1] Kültürel merkez oluşunun yanı sıra binalarıyla da bilinir. Baltık Denizi kıyısında Neva Nehri üzerindeki 42 ada üzerine yayılmıştır. Çar I.Petro tarafından 16 Mayıs 1703'te Rus Çarlığı'nın Avrupa'ya açılan kapısı olması amacıyla kurulan şehir, 200 yıl Rus Çarlığı'nın başkentliğini yapmıştır. 1914-1924 yılları arasında, yani çoğunluğunu I. Dünya Savaşı ile Rus İç Savaşı'nın kapsadığı dönemde Rusya'nın Almanya ile savaşmasından dolayı Almanca St. Petersburg ismi terk edilerek Petrograd olarak adlandırılmıştır.

1917 Büyük Ekim Sosyalist Devrimi'nden sonra Bolşevikler Mart 1918'de Moskova'yı başkent yapmıştır. Petrograd tarihi bir şehir olarak önemini korusa da siyasi ve ekonomik açıdan ülkenin ikinci önemli şehri konumuna düşmüştür. Şehir 1924-1991 yılları arasında yani Sovyetler Birliği döneminde Leningrad olarak adlandırılmıştır. 1991 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla Boris Yeltsin yönetimi, şehrin ismini yeniden Sankt-Peterburg olarak değiştirmiştir. Ancak St. Petersburg ve çevre illerinin bulunduğu bölge Leningrad oblastı olarak adlandırılmaktadır. Şehir, Nazi Almanyasi tarafından 8 Eylül 1941 tarihinde kuşatılmış ve 872 gün kuşatma altında kalmıştır.

Bir Doğu şehri sayılan Moskova'nın aksine Sankt-Peterburg, 5 milyonluk nüfusuyla daha "Avrupai"dir ve kuruluş amacı olan "Avrupa'ya açılan kapı" olma amacını gerçekleştirmiştir. Ayrıca bir rivayete göre kurulduğu zaman Venedik ve Roma'nın bir sentezi olması düşünülmüştür. Geniş bulvarları, dingin suları, köprüleri ve çarlık mimarisinin bazı örnekleri, şehrin Kuzey'in Venedik'i olarak anılmasına sebep olmuştur. Şehirdeki Hermitage Müzesi çarların geniş özel sanat koleksiyonlarına ev sahipliği yapar ve dünyanın en büyük müzelerinden biridir. Ayrıca Dostoyevski, Puşkin, Anna Akhmatova ve Rimsky - Kosakova'un evleri de müze olarak kullanılmaktadır. Ayrıca Fyodor Mihayloviç Dostpyevski'nin romanları Suç ve Ceza, Budala, Ezilenler ve Beyaz Geceler de bu şehirde geçer.

 

 

''ÇÖLDE BİR VAHA DUBAİ''

KÜLTÜR ETKİNLİĞİ

19 Ocak 2017

Dubai, çölde bir vaha misali gökdelenleri, görkemli binaları, lüks ve konforu ile Arap Yarımadası’nda kurulmuş bir emirlik. Birleşik Arap Emirliklerine bağlı 7 emirlikten biri olan Dubai aynı zamanda gelişimi, zenginliğiyle en tanınmış olanı. 1900’lü yılların başında küçük bir balıkçı kasabası olan Dubai bugün dünyanın en büyük şirketlerinin ofislerinin bulunduğu, büyük gökdelenlerin ve dünyanın en lüks otellerinin yer aldığı bir şehre dönüşmüş. Bu kadar ihtişam olunca lüksten, pahalı markalardan alışveriş yapmak isteyenlerin ve özellikle de kışın denize girmek isteyenlerin tercih ettiği bir yer haline gelmiş.

Dubai, yabancılara yönelik uyguladığı rahat kararlar sayesinde de yabancı şirketlerin yönetim ofislerini taşıdığı önemli merkezlerden de biri haline geldi. Dubai'de yerli halk nüfusun az bir kısmını oluşturur.

 

 

''BALKANLARIN PARLAYAN GÜNEŞİ KUZEY MAKEDONYA''

KÜLTÜR ETKİNLİK

2015

Kuzey Makedonya'nın başkenti ve ülkenin en büyük şehri olan Üsküp gezilecek yerler içerisinde tarihi dokusuyla oldukça önemli bir yere sahiptir. Üsküp şehri, Vardar nehri yatağına kurulmuştur. Şehri ortadan ikiye ayıran nehir üzerinde birden fazla köprü bulunmaktadır. Bu köprüler arasında en önemlisi Üsküp’ün simgesi kabul edilen 13 Kemerli Taş köprüdür. Bu köprünün sonunda şehrin ünlü meydanı Makedonya Meydanı bulunmaktadır. Bu meydan heykellerle bezeli durumda olduğu için bu şehre Heykeller Şehri de denmektedir. Ayrıca geçmişi M.Ö 4000 li yıllara kadar dayanan ve şehre tepeden bakan Üsküp Kalesi ziyaret edilmesi gereken bir diğer önemli eserdir. Kalkandelen'i ortadan bölen Pena Nehri'nin yakınında bulunan cami, ihtişamlı görünümüyle adeta tarihe meydan okuyor. Duvarlarındaki dekorasyonundan dolayı Alaca adını alan cami, "Paşa Camisi" olarak da biliniyor. Hurşide ve Mensure kız kardeşlerin çeyiz paralarını bağışlayarak 15. yüzyılda yaptırdığı rivayet edilen cami, iç ve dış cephe süslemeleriyle ziyaretçilerinin ilgisini çekiyor.

Üsküp’te alışveriş yapmak için gidilecek en güzel yer Üsküp Türk Çarşısı içerisinde bulunan Bedestendir. Bedesten, 15. yüzyıldan günümüze kalan kapalı çarşılardan bir tanesidir. Üsküp’te gezilmesi gereken diğer yerler Mustafa Paşa Camii, Makedonya Mücadele Müzesi ve Üsküp Şehir Müzesi’dir.Makedonya Cumhuriyeti’nin güneybatısında, Ohri gölünün ise kuzey kısmında kurulmuştur. Şehrin ziyaret edilmesi gereken en önemli yeri kenarında bulunduğu Ohri gölü bölgesidir. Avrupa’nın en eski ve en derin gölü sayılan Ohri gölü UNESCO tarafından dünya mirası listesinde yer almaktadır. Ohri içerisinde görülmesi gereken bir diğer nokta Ohri Antik Tiyatrosu’dur ki; bu tiyatro Helenistik döneme ait olan tek tiyatro niteliğini taşımaktadır. Ohri şehrinde gezilmesi gereken diğer yerler, Samuel Kalesi (Ohrid Kalesi), SvetiJovanKaneo Kilisesi, NationalOhridMuseum, Saint Sophia’dır.

 

 

''ESKİMEYEN ŞEHİR: ESKİŞEHİR''

KÜLTÜR ETKİNLİK

2013

Eskişehir, Anadolu'nun derin tarihine tanıklık etmiş, kahramanlık destanlarının yazıldığı bir şehirdir. Tarihin sayfalarında Hititlerin görkemli devletine ev sahipliği yapmış, Friglerin ve Lidyalıların izlerini taşımıştır. Antik çağlardan beri önemli bir merkez olan Eskişehir, Makedon kralı İskender'in imparatorluğuna ve Roma İmparatorluğu'nun egemenliğine girmiştir.
Selçukluların şanlı döneminde Eskişehir, "Sultanönü" adıyla anılmış, Selçuklu eserleriyle süslenmiştir. Bu dönemde şehir, Selçuklular ile Haçlılar arasındaki çarpışmalara da sahne olmuştur. İbn Said'in anlatımına göre, Türkmen kitlelerinin bu topraklara yoğun bir şekilde yerleştiği bilinmektedir.
Osmanlı döneminde Eskişehir, Türklerin ve Moğolların işgaliyle şekillenmiş, Osman Gazi'nin zaferiyle Osmanlı topraklarına katılmıştır. Kütahya Beylerbeyliği'ne bağlanmasıyla idari bir değişim yaşayan şehir, ticaretin canlanmasıyla önemli bir ekonomik merkez haline gelmiştir.
Ancak, Osmanlı'nın yıkılış döneminde ve sonrasında yaşanan zorlu süreçlerle Eskişehir de mücadele etmek zorunda kalmıştır. İngiliz işgali ve Kurtuluş Savaşı'nın kritik anları, şehrin direniş ve kahramanlık öykülerini yazmıştır. Yunan işgali altında kalan ve büyük yıkımlara maruz kalan Eskişehir, Büyük Taarruz'un ardından kurtarılmıştır. Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğindeki Türk ordusu, Eskişehir'i işgalcilerden temizlemiş ve şehri özgürlüğüne kavuşturmuştur.
Bugün, Eskişehir tarihini ve kurtuluş mücadelesini yaşayan bir şehir olarak varlığını sürdürmektedir. Anılarla dolu sokakları, tarihi yapıları ve kültürel zenginlikleriyle Eskişehir, hem geçmişe bir saygı duruşu yapmakta hem de geleceğe umutla bakmaktadır. Kurtuluşun şehri olarak bilinen Eskişehir, Türk milletinin mücadele ruhunu ve birlik beraberlik ruhunu simgelemektedir. Eskişehir'in sanatsal ve eğitim odaklı atmosferi, şehri aynı zamanda modern bir kültür ve eğitim merkezi haline getirmiştir.

 

 

''KONYA ŞEB-İ ARUZ''

KÜLTÜREL ETKİNLİĞİ

2013

Hayatını  “Hamdım, piştim, yandım” sözleri ile özetleyen Hazreti Mevlânâ Celâleddin-i Rûmi; 30 Eylül 1207’de bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Belh Şehrinde dünyaya gelmiş, 17 Aralık 1273 Pazar günü Konya’da Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Vefat gününü en büyük sevgili olarak bildiği Allah’a kavuşma ânı olarak belirttiği için, o geceyi “Şeb-i Arûs” yani ‘düğün gecesi ‘olarak kabul etmiştir.

 

UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesinde (2008) yer alan Mevlevî Sema Törenleri, Hazreti Mevlânâ’nın daha doğru anlaşılması ve anlatılması maksadıyla her yıl 07-17 Aralık tarihleri arasında “Hazreti Mevlânâ’nın Uluslararası Vuslat Yıldönümü Anma Törenleri” (Şeb-i Arûs) kapsamında düzenlenmektedir.

 

 

 

YURTDIŞI KÜLTÜREL ETKİNLİK - 2013

 İtalya, Hırvatistan ve Yunanistan’a kültürel geziler düzenlenerek üyelerimiz arasında birlik-beraberlik ve dayanışma sağlandı.

İstanbul Rumeli Balkan Kadınlar Derneği;

© Copyright 2024  V4.5 Tüm Hakları Saklıdır.

Hazır Dernek Sitesi



Whatsapp  Destek
Whatsapp Destek